BİR SOSYOPATIN İTİRAFLARI - M.E. THOMAS


      Uzun bir aradan sonra yeniden okumaya başlayabildim. Kitaplara dönüşüm öyle çok sürükleyici bir çalışma ile olmasa da muhtemelen içinde bulunduğum ruh hali ile paralel olarak ilgi çekici geldi. Bir arkadaşımla normal olmak üzerine yaptığımız bir konuşmada bizi “felsefede normal, psikolojide anormal” olarak tanımlamıştım. İki alanda da aynı şekilde tanımlanmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu kitabı okurken zaman zaman sosyopatların bazı konularda bizlere göre ne kadar avantajlı olduğunu görmek şaşırtıcıydı. Bizler için acı verici olan algılar onlar için hiçbirşey ifade etmeyebiliyor. Bir noktada var olan bir ruhsal sorun, onların derin ve büyük üzüntüler yaşayarak daha büyük acılar çekmesine engel olabiliyor.
      Yazar kitap girişinde de açık bir şekilde belirtiyor, öyle dehşet dolu bir kitap değil bu. Sosyopat olarak tanılanan herkes aynı şekilde yaşamıyor. Kitabı edinme sebebim öncelikle, sosyopat olanın yazarın kendisi olmasıydı. Sıradan birinin böyle bir kitap yazması, ilk elden edinilen bilgi kadar doyurucu olamazdı diye düşünüyorum. 40'lı yaşlarına yaklaşmış, avukat ve öğretim görevlisi olan, aynı zamanda sosyopatlar için bir buluşma noktası olarak hazırladığı bir bloğunda sahibi olan yazar, 293 sayfa boyunca çocukluğundan şu andaki yaşamına kadar hem kaynaklarla, hem yaşadıkları ile sosyopat kavramını en iyi anlayabileceğimiz şekilde sunuyor bize. İlk bir kaç sayfa sürekli olarak zekasının üstünlüğünü, sonrasında empati yeteneğinden yoksun oluşunun ona kazandırdığı ve kaybettirdiklerini, normal olarak adledilen insanların arasında sivrilmemek için onların duygularını ve mimiklerini taklit etmekte nasıl ustalaştığını, ilişkilerini, güdülerini frenlemek için verdiği uğraşları tamamen yalın bir dille anlatıyor. Çalışma arkadaşlarından birinin onun bir sosyopat olma ihtimalinden bahsetmesinden sonra kendi isteği ile bir uzmana gider ve gerekli testleri yaptırır. Sonuç olarak sosyopat tanısını resmi olarak alır. Ve bu tanı ile davranışlarını ve duygu dünyasını artık tanımlayabilmektedir.  Sosyopatlarda aslında hoşuma giden bir kaç özellik olduğunu farkettim, tabi bunları yapabiliyor olmak vicdani anlamda çok mümkün görünmese de zor şartlardan sıyrılabilmek bazende onlar kadar duygulara uzak olmayı gerektiriyor. Kitabın sevdiğim diğer bir kısmı ise aslında hepimizin bir şekilde bir yerlerde onlardan çok daha ağır vakalar olabildiğini görmek oldu. Sosyopat olmayan, empati sahibi kimi insanların bir sosyopata göre daha yıkıcı olabilmesi gibi. Kendimi ve çevremdeki bazı insanları, bazı özellikler nedeniyle zaman zaman sorgulamak durumunda kalmak aslında kitabın bir diğer güzel yönüydü benim için.
     Ben yazarı sevdim, anlatımını, sosyopatik özelliklerini, dürüstlüğünü, açıklığını ve sosyopatlığını kuralları kendine uydurarak yaşama şeklini. Vicdan ve empati yoksunluğu onu duygusuz gibi gösterse de bir noktada sevilme ve kabul görme ihtiyacı var. Ancak bunlar olmadan da gayet rahat yaşamını sürdürebilecek yeterliliği de. Bunun bir artı olduğunu düşünmek beni sosyopat yapar mı bilemem ama öyle düşünüyorum. Burda bence en önemli nokta, yazarın durumunu lehine çevirmedeki tartışmasız ustalığı.
     Öyle alıp elime bir solukta okuyayım diyebileceğiniz bir kitap değil ama alana ilginiz varsa satır aralarında hem sosyopatlara hem normal(!) insanlara dair oldukça fazla bilgi edinmek mümkün. Sosyopatları anlamak bizim için ne kadar zorsa bizi anlamakta onlar için bir o kadar zor...Kitapla ilgili okuduğum ve duyduğum bir kaç yoruma aldırmamıştım, iyi yapmışım. “Yazarın sürekli kendini ve zekasını övdüğü bir kitap” yorumu en sık karşıma çıkandı ancak keşke yazarın zaten bir sosyopat olduğunu atlamasalardı. Onları kibirli bulan bizler ne kadar açık yürekliyiz acaba ?
Keyifli okumalar dilerim;

25/04/2018



KİTAPTAN ALINTILAR

* “Kasvetli,sıradan insanların hiçbir yere varmayan bir yarış içinde olduğu bu dünyada, insanlar ışığa koşan pervaneler gibi sosyopatların çevresinde dolanmakta.”


*“ Özgüvenimin en belirgin işareti karşımdakinin gözlerinin içine bakmam olabilir. Kimileri buna “avı bakışı” diyor. Çoğunlukla aşırı güven,saldırganlık, baştan çıkarma ya da tepeden bakma olarak yorumlanır. Çoğunlukla insanların dengesini bozar ama daha çok tedirgin edici bir hayranlık hissi uyandırır.”

*”Gerçek şu ki, şeytanla pazarlığa oturuyorsanız bunun nedeni başkalarının size daha iyi önerilerde bulunmamış olmasıdır.”

*”Pskopat belirtilerine göz atarsanız bunların siyasetçilerde ve girişimcilerde gözlemlenen özellikler olduğunu fark edersiniz.”

*”Eylemlerden ziyade bir sosoyopatı başkalarından farklı kılan,bizim frenlenemeyen tutkularımız,motivasyonlarımız ve iç dünyamızda kendimizle ilgili anlattığımız öykülerdir. Bu öykülerde suçluluk duygularına ve ahlaki sorumluluğa yer vermezler, yalnızca kendi çıkarları ve varlıklarını sürdürmeleri ile ilgilidir.”

*”Normal insanların duyguları vardır, benimse yok. Suçluluk duygusu, insanlara aslında uymaları gereken toplumsal ya da ahlaki sınırları aştıklarını bildiren kestirme bir yoldur.”

*”İnsanların birbirine davranışlarını taklit ediyorum,aldatmak için değil aralarına gizlenmek için. Saklanıyorum çünkü toplum başka türlü davranmama izin vermiyor.”

*”Oysa sosyopatlar uyum sağlıyor, aslında çoğunlukla başarılı kişileriz. Yalnızca bazen insanların hoş karşılamadığı ve ahlak dışı bulduğu şekilde yaşıyor, düşünüyor ve kararlar alıyoruz. Hoşunuza gitmeyen insanlara nasıl davranmalısınız?”

*”Ebeveynimden çok şey öğrendim.Başka insanların yol açtığı duygusal etkileri sınrılamayı öğrendim. Sevginin son derece güvenilmez olduğunu öğrettiler bana, dolayısıyla sevgiye asla güvenmedim.” 

*”Özellikle ebeveynimin değişken duygusal yaşamı kimsenin beni korumayacağına inanmama yol açtı. Güveni başkalarında aramak yerine kendime güvenmeyi öğrendim. “

*”Bir seçme şansları var, ya benim kontrolüm altına girerler ya da sonuçlarını göze alırlar. Belki tanrı da böyle düşünüyor, bu yüzden bazen çocuklarını öldürüyor.”

*”Gerçek bir güç sahibi olmak isteyen sosyopatlar, en büyük gücün kendilerine karşı kazandıkları güç olduğunu fark ederler.”

*”Duyguları gelişmemiş kişiler aşırı duygusal insanların yanında bozguna uğrarlar. Bu anlamadığınız bir dilde size küfredilmesi gibidir.”

*”Genler riskle ilgili değil, söz konusu olan daha büyük bir duyarlılık yaşanması. Çocukken herşey yolunda giderse yaşamınızı alt üst etmesini beklediğiniz aynı genler sizi daha güçlü ve mutlu kılabilir. Bu kırılganlık değil iyi ya da kötü biçimde etkilenmedir.” Jay Belsky

*”Gotik vampir efsanesinde, gece yaratığının varlığı doğaüstü güçlerle açıklanmakta. Oysa günlük hayatta sosyopatın varlığı çok daha zor açıklanabiliyor. Acaba benim öyküm de bu yüzden sizi düş kırıklığına uğratmış olabilir mi, yani bir efsane değil yalnızca bir insan oluşum...”




Orjinal Adı: Confessions of a Sociopath
Yazar : M.E.Thomas
Sayfa Sayısı : 293
Yayınevi : Say Yayınları
Yayın Tarihi : 2015
Çeviri : Ekin Duru
Tür : Psikoloji












Hiç yorum yok :

Yorum Gönder