DORA: FREUD'A KAFA TUTAN KIZ - LIDIA YUKNAVITCH

Nihai tedavi olarak intikam,” Chuck Palahniuk Önsözü'nden

        Psikolojiye merakı olan, alanı olan ve Freud hakkında okumuş olan bir çok okuyucu Ida Bauer'i, Freud'un ona taktiği isim olan Dora olarak mutlaka bilir. Dora (Ida Bauer), Freud'un bir dönem hastası idi. Düştüğüm yanılgıya düşmeyin diye en baştan belirtmek isterim, bu kitapta o seanslar ya da psikolojik paragraflar bulamayacaksınız. Kitapta geçen Freud ve Dora ilişkisi ve Dora'nın yaşadıkları dışında verilen tüm detaylar,seanslar vs. hepsi yazarın hayal gücünün bir ürünü.
        Dora ( Ida Bauer) 14 yaşında tacize uğrar. Bir süre sonra kendisini taciz eden adamın eşi ile babasının ilişkisi olduğunu öğrenir ve buna şahit olur. Bu şekilde üst üste yaşadığı tramvalarla psikolojisi bozulan Dora, 17 yaşına geldiğinde ailesi tarafından dönemin ünlü psikoloğu Freud'a gönderilir. Babasından nefret eden,annesinin pasifliğine öfkeli, kırgın,yalnız,arayış içinde bir genç kız olan Dora'nın, bir yandan iç dünyasına yolculuk yaparken diğer yandan Freud ile olan seanslarını ( yazarın aktardığı şekli ile ) okuyoruz.
       Freud'un bu seanlarla ilgili notlarında Dora hakkında hoş olmayan yazılarına öfkelenen yazar Yuknavitch, bu kitabı ile bir nevi Dora'nın Freud'dan intikam almasını sağlıyor. Ve bunu yaparken gerçekten Freud'a zerre kadar acımıyor. Yuknavitch'in hayatını biraz araştırdıktan sonra gördüm ki, kardeşi ile kendisi babasının sözlü ve fiziksel tacizine maruz kalmış ve alkolik olan annesi tarafından hiç korunmamış. Bu noktada kendisini Dora ile özdeşleştirerek Dora adına aslında kendi yaşadıklarının da intikamını almaya çalıştığını düşünüyorum. Yazarın bu tarafını da düşününce keşke önce yazar hakkında biraz bilgi edinseydim dedim...
       Kitap Dora'nın dilinden anlatılıyor ki oldukça argo bir tarzı var. Ailesine karşı isyanı ve duruşu, yaşadıklarının suçlusunun kendisi olmadığını anlatmaya çalışmak için kullandığı yollar, cinsel anlamda düşündükleri ve yaşadıkları çok samimi bir şekilde aktarılıyor. Belki etrafımızda görsek dışlayacağımız Dora için için kendisi için üzüldüğümüz bir çocuk aslında. Ve o hem Dora hem yazarın kendisi aslında...
       Bu kitap ile ilgili yazacak çok fazla bir şeyim yok aslında. Yazarın Dora'yı temize çıkarmaya çalışmasını ve bir şekilde ona, kelimelerle bir kere daha kendini ortaya koyma, intikamını alma şansı vermesini takdir etmiş olsam da bunu yapış şeklini ben sevemedim. Dora'yı kullanmadan, kendi yaşadıklarını samimi bir şekilde iletse belki çok daha anlaşılır ve samimi olurdu diye düşünüyorum. Zaman zaman aşırıya kaçan tepki ve davranışların olduğu satırlarda ise Dora'nın yalnız olmadığı, yanında Yuknavitch'inde olduğunu düşünüyorum. Tepkilerin ve davranışların aşırılığına başka türlü anlam veremiyorum.
Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar, sevgiler :) 16/10/2016

Orjinal Adı: Dora: A Headcase
Yazar : Lidia YUKNAVITCH
Sayfa Sayısı : 259
Yayınevi : Aprıl Yayıncılık
Yayın Tarihi : 2014
Çeviri : Kıvanç GÜNEY
Tür : Roman


                                                                                                                           
Yazar Hakkında;
ABD'de dünyaya gelen Yuknavitch küçük yaşta babasının sözlü ve fiziksel tacizlerine maruz kalmıştır. Alkolik olan annesi ise durumu biliyor olduğu halde müdahale etmemiştir. Bu şartlarda büyüdüğü evden iyi bir yüzücü olduğu için farkedilerek Teksas Üniversitesi'ne geçmiş ve Florida'ya yerleşmiştir. Ancak alkol ve uyuşturucu bağımlılığı sebebi ile bursunu kaybetmiştir. Daha sonra İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 3 kez evlendi. Şu anda son eşi ve oğlu ile Oregon'da yaşamaktadır.

Devamını oku »

KAFES - JOSH MALERMAN

Sakın gözlerini açma!”

     Uzun zaman kitaplığımda okunmak için sırasını bekledikten sonra tatile çıkarken yanıma aldığım, okuduktan sonra onu orada öylece beklettiğim için ciddi ciddi vicdan azabı çektiğim, en iyilerimden biri olan kitap! Senin bir devamın olmalı!
       Kitap bir yerlerde kalmış gibi ama bitmiş gibi de. Bu halini sevdim ama devamı da olsa iyi olur gibi. Böyle garip gel gitler yaşatacak bir finalle son bulan Kafes, bir kaç saat içinde okunup bitiyor. Konu çok iyi,tarz ve anlatım çok farklı. King ya da benzer yazarlarla kıyaslamayı doğru bulmadım, ben tamamen kendine has olduğunu düşünüyorum. Korku gerilim türlerinde de oldukça çok kitap okumuşluğum vardır ama bu kitap çok farklı bir tat bıraktı bende. Korku değil, gerilim,şüphe ve bir şekilde yarattığı paranoya satırlardan insanın içine doğru akıyor. Bir noktadan sonra kitabın içinde, gözlerim bağlı bir şekilde yol almaya çalışıyor hissi oluştu ki bu en iyi tarafıydı. Bu benim kitabın orta yerine dalabildiğimin, Malori ile özdeşleşmeyi başardığımın göstergesi ve pek tabi bunu başaran yazarın ta kendisi. Bu onu ayakta alkışladığım noktadır. Özellikle bunun ilk kitap olduğu düşünülürse gerçekten büyük bir başarı.
       Kitabın konusuna kısaca değineyim; Dünya, yavaş yavaş deliren ve çevresindekileri yada kendisini öldüren insanların haberleri ile sarsılmaktadır. Buna sebep olan ise kendisini gördüğünüzde delirmenize neden olan varlıklardır. Malori'nin tüm olaylar başladığında hamile olduğunu öğrenmesi, üzerine bu durumun bir salgın gibi yayılarak artık hayatı durma noktasına getirmesi, yaşamak için gözleri bağlı ölüm kalım savaşları vermesi ve nihayetinde başka bir evde başka bir gruba katılması ile hikayemiz başlar. Bu gruptakilerle aylarca vereceği ölüm kalım savaşından sonra çocukları ile bambaşka bir yerde hayatına devam edecek ve artık sürdürülemez olduğu noktada ise çocukları ile birlikte son bir yolculuğa çıkacaktır.
       Konuyu çok fazla detaylandırmak istemiyorum. Spoiler vermek istemem :) Yazarın bence yaptığı en büyük güzellik bu varlıklar hakkında hiçbir birgi vermeyişi olmuş. Gizem yaratmış olması ayrı, bilmediğimiz ve görmediğimiz şeyden korkarız genellemesi ile birlikte bu varlıkları tamamen bizim hayal gücümüze bırakmış. Özgürce hayal edebildiğim ve kafamın içinde bunu dilediğim gibi canlandırabildiğim kitapları okurken yaşadığım keyif kesinlikle çok daha farklı. Bu nedenle kitap bu yönüylede benden kesinlikle on numara beş yıldız aldı diyebilirim.
       Anlatım oldukça iyi ki bunu ayrıca çeviriye borçluyuz. Öyle kelimelere, cümlelere, yazım yanlışlarına pek takılmadan soluk soluğa okunan bir kitap olması bu yönünü zaten bertaraf etmiş diye düşünüyorum. Ben öyle hataya rastlamadım o ayrı. Benzer konuların farklı yazarlar ve hatta filmlerde farklı şekillerde işlenmiş olması da beni pek rahatsız etmedi. Benzerleri olmasına rağmen onların içinden bu kadar başarılı bir şekilde sıyrılıp çıkması, bana göre kesinlikle takdir edilesi bir durum. Bunun yazarın ilk kitabı olması şaşırtıcı ama yazar için bir yandan üzüldüm diyebilirim. Kendi çıtasını o kadar yükseltmiş ki artık hep bundan daha iyisini yazmak zorunda. Ama bence kesinlikle bunu başaracaktır. Ben kendisini kitap, içerik, anlatım, etkileyicilik, sürükleyicilik ve bir kitapta aranan her ne varsa hepsi için yürekten tebrik ve takdir ediyorum.
       Kapak tasarımını ayrıca çok beğendim İthaki Yayınları bu konuda da oldukça iddialı ve başarılı. Koridor'un o tek tip kapaklarının yanında bunlar tamamen kendine has kalıyor ki hep istediğim şey :) Kitabın başarısı tartışılmaz,tabi film olması da kaçınılmaz. Hakları alınmış ve film olarakta ilerleyen günlerde karşımıza çıkacak. Ben kitabın yarattığı etkiyi yaratacağına pek ihtimal vermiyorum. Her zaman dediğim gibi önce kitap!
       Şöyle bir kenarlara çekilip, çayınızı kahvenizi alıp,saatlerce nefes almadan okumak istediğiniz bir zaman varsa işte bu kitap o zamanlardan biri için oldukça uygun. Ben bir gece de nefes almadan bitirdim ve en iyilerimden biri oldu...Daha iyilerini okuyana dek :)
Keyifli okumalar, sevgiler. 16/10/2016

Orjinal Adı: Bırd Box
Yazar : Josh MALERMAN
Sayfa Sayısı : 336
Yayınevi : İthaki Yayınları
Yayın Tarihi : 2016
Çeviri : Aslı DAĞLI
Tür : Psikolojik Gerilim

                                                                                                                                                                              
Yazar Hakkında;
24 Temmuz 1975'te ABD 'de doğdu. Bir rock grubunda solist olan Malerman “Bird Box” tan önce yayınlanmamış bir kaç kitap daha yazmıştır. “Bird Box” ile 2015 yılında 3 farklı ödül almıştır. Hakları satın alınan kitabın filmi ise yapım aşamasındadır. Yaşamına Michigan'da devam etmektedir. 
Devamını oku »

SOSYOPAT - DANIEL ANNECHINO

Günahlarının bedelini ödemeye hazır mısın? “ Kapak yazısı

       Bir çok farklı yazardan polisiye ve gerilim kitapları okudum. Kütüphanemdeki tüm kitaplar gibi onları da burada paylaşacağım. Bu tür kitaplara bir kaç ay önce okuduğum “Sosyopat” adlı kitapla başlamış olayım. Türü genel olarak severim, ortak bir tarzı vardır,cinayetler, dedektif kovalamacaları ve en nihayetinde yakayı ele veren katiller. Bir çok türde olduğu gibi, bu tarz kitaplarda da dikkati sürekli kitapta tutmak için hikaye ve kurgunun gerçekten çok iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Başladığınızda bırakamadığınız ve sizi heyecanla bir sonraki sayfayı çevirmeye zorlamayan bir polisiye ne kadar keyif verebilir? Okuyucunun silahı sayfalardır ve katili yakalamak için sürekli bir tempoda okuyup sona ulaşmak istemelidir.
       Simon, annesi tarafından çarpık dini inançlarla büyütülmüş,yalnız yaşayan bir fizyoterapisttir. Tanrının kendisini görevlendirdiğini düşünmektedir,ayrıca ölü annesinin hayalleri ve sesi ile kendisine bir misyon edinmiştir. Genç anneleri günahlarından arındırmak...Bunun için şehirden uzak olan evinin bodrum katında oluşturduğu kefaret odasını kullanmaktadır. Anneleri kaçırıp bir süre burada tutmakta ve sonra da çarmıha gererek öldürmektedir. Her ölüm ile cennete bir adım daha yaklaştığını düşünmektedir. Dedektif Rizzo ise küçük bir kız çocuğu olan yalnız bir annedir. Eski eşi Tommy,borçlandığı kişilerce öldürülmüştür. Rizzo, Simon'ın davasına atanacak,ortağı Al ile adım adım katile yaklaşırken ummadıkları süprizlerle karşılaşacaklardır.
       Bu türü sevenler için kitabın tahmin edilebilirliği çok yüksek. Ben bu tür kitaplarda aslında, karakterlerin psikolojilerini,iç savaşlarını ve güdülerini okumaktan hoşlanıyorum. Bu analizleri yapmak, karakterleri daha gerçek kılıyor diye düşünüyorum. Olayın psikolojik boyutundayım yani anlayacağınız. O nedenle kitabın kurgusu kadar karakterlerin iç dünyalarına ve ruh hallerine ilişkin verilen bilgi bolluğu da benim için çok önemlidir. Burada bu analizleri yapmaya yetecek bilgi, bana göre yeterince verilmiş. Bu, benim için, kitap adına bir artı. Ama daha ortasına gelmeden sonunu tahmin etmek bir miktar hayal kırıklığı da yaratmadı diyemem.Genel olarak anlatımı akıcı ve sürükleyici bir kitap. Vaktiniz varsa bir kere de okuyup bitirebilirsiniz.
       Yazar hakkında en detaylı bilgiyi kendine ait bir blogda buldum. Ve bilgi amaçlı bir kısmını çevirdim. Yazarımız lise hayatı boyunca hiç kitap yüzü açmamış,en iyi notu D+ olan,okumaktan hoşlanmayan,kendi tabiri ile sıska ve sevilmeyen bir gençmiş. İlk kitabını 1992 yılında otomotiv sektöründe çalışırken yazmış. Bilgisayarı olmadığı için tüm taslağı elde hazırlayan yazarımız, bundan sonra da seri halinde bir çok kitap yazmış. Dilimize çevrilen tek kitabı ise “Sosyopat”'tır. Bu kitaba bir de devam yazmış, ancak henüz Türkçe olarak yok. 03/12/2015
Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.

Sevgilerimle :) 


Orjinal Adı: THEY NEVER DIE QUIETLY
Yazar : DANIEL ANNECHINO
Sayfa Sayısı : 358
Yayınevi : SAYFA 6
Yayın Tarihi : 2012
Çeviri : MEHMET GÜRSEL
Tür : ROMAN / POLİSİYE

                                                                                                                                                                                


YAZAR HAKKINDA;

New York doğumlu Daniel Annechino, ortalama bir öğrenci olarak okul hayatına devam etmiş ve daha sonra otomotiv sektöründe çalışmaya başlamıştır. 1992 yılında otomotiv hakkında ilk kitabını yayınlar. Ancak onun en büyük tutkusu gerilim kitapları kurgulamaktır ve bu alanda ilk kitabını 2011 yılında yayınlar. Dilimize çevrilen tek kitabı olan “Sosyopat” yazarın ilk kitabıdır. Bunun ardından 3 Kitap daha yayınlamıştır. Eşi ile birlikte San Diego'da yaşamaya devam etmektedir.


Devamını oku »