ELVEDA GÜZEL VATANIM / AHMET ÜMİT

Devletin derinlikleri, toprağın derinliklerinden daha karanlıktır.” (Kapak yazısı)

     Ahmet ÜMİT’in merakla beklenen son kitabı aralık ayında okuyucusuyla buluştu. Ahmet ÜMİT benim daima severek takip ettiğim ve her kitabını heyecanla beklediğim yazarlardan. Ele aldığı konularla ve bu konuları aktarırken içinde verdiği (genellikle tarihi) bilgilerle benim her zaman beğenimi kazanmıştır. (Tarihi romanları ve cinayet romanlarını her zaman sevmişimdir. Ahmet ÜMİT’te bu iki konuyu bana göre en iyi bütünleştiren Türk yazarlarımızdan) Bu romanıyla da benim favori listemdeki yerini perçinledi diyebilirim.

     Romanımızın ana karakteri Şehsuvar Sami. Şehsuvar Sami; Selanikli, kendini devletini kurtarmaya adamış, idealist bir İttihak Terakki fedaisi. Yıkılma sürecine girmiş, Avrupa’nın gözlerini kamaştıran, “Hasta Adam” olarak nitelendirilen, kurtarılabilme umuduyla Meşrutiyet ilanı istenen bir Osmanlı… İşte Şehsuvar Sami ülkesini içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için verdiği mücadeleleri, katıldığı savaşları, sevgilisi Ester’e yazdığı mektuplarla bizlere aktarıyor. Bu mektuplar 1926’da geriye dönüşlerle yazılıyor. Meşrutiyet yıllarından başlayarak 1926’ya dek uzanan devletin içinde bulunduğu buhranlar, zorluklar, savaşlar ve Şehsuvar Sami’nin içinde bulunduğu pişmanlıklarla bir arada bizlere aktarılıyor.

   Yazarımızın diğer romanlarının aksine bu romanını bir cinayet etrafında şekillendirmemiş olması romana farklı bir lezzet katmış. Bu kitapta biraz aşk, biraz tarih, biraz psikoloji sunuyor bizlere yazar. Şehsuvar Sami’nin Ester’ine yazdığı mektupları okurken birden kendinizi olayın içinde buluyorsunuz. Ve mektuplarda Ester’e olan aşkını kimi zaman kızarak kimi zaman hüzünlenerek dinlerken Osmanlı’nın son dönemlerine, Meşrutiyet’e, Cumhuriyet’in ilk yıllarına da yolculuğa çıkıyorsunuz.

    İyi bir araştırmanın ve çalışmanın bir ürünü olmuş kitap. Kitabın sonunda İttihak Terakki kronolojisine, romanda geçen eski kelimeleri bilmeyenler için sözlüğe (bu sözlüğe gerek var mıydı diye düşünmeden edemiyorum, çünkü bilinmeyen, kullanımı azalmış kelimeler yok kitapta), İttihak Terakkiyi konu alan diğer romanlara da( meraklılarına yardım için bu kesinlikle çok doğru bir tercih) yer verilmiş.

   Kitabı bitirdiğimde düştüğüm not: “Bazı kitapların bitmesi hüzün verir insana. Bu kitapta onlardan. Kapağı kapatıp arkana yaslandığında tüm okudukların birer birer hücum ediyor düşüncelerine. Geçmiş, gelecek, Şehsuvar Sami, Ester…”


    Okunduğunda pişman etmeyeceğine inandığım, zaman kaybı oldu dedirtmeyecek bir kitap. Keyifli okumalar…

ELİF KURT
10/02/2016



Kitaptan Alıntılar:

* “Zaman, hatıraları siliyor birer birer…” (sy 15)

* “Annelerimizin şefkati, babalarımızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarıdır vatan…” (sy 16)

* “Hiçbir zaman senden ayrı bir ben olmamıştı…”(sy 17)

* “Vatan, insanın kaderiydi, ne kadar çabalarsa çabalasın kaçamıyordu ondan…” (sy 246)

* “Milletin yaşaması için çabalarken belki de kendi insanlığımı kaybetmiştim…” (sy262)

* “…Anneler ölmeden çocuklar büyümezdi…” (sy 263)

(Bunlar en beğendiklerim, altını çizdiğim ifadelerin hepsini vermenin doğru olmayacağını düşünüyorum.)


Yazar: Ahmet ÜMİT
Sayfa Sayısı: 558
Yayınevi: Everest Yayınları
Yayın Tarihi: 02.12.2015
Tür: Roman / Tarihi 


                                                                                                                                                                                

Yazar Hakkında:

1960 yılında Gaziantep'te dünyaya geldi. İlköğreniminin ardından Gaziantep Atatürk Lisesi’ne devam etti. 1979-1983 yılları arasında Marmara Üniversitesi’nin Kamu Yönetimi bölümünde yükseköğrenimini tamamladı. 1985-1986 yılları arasında Moskova Sosyal Bilimler Akademisi'nde eğitim gördü. TKP tarafından komünistlik eğitimi almak için Rusya’ya gönderilen altı gencin başından geçenleri anlattığı "Kar Kokusu" (1998) adlı romanı, bu dönemde yaşandıklarından izler taşır. Moskova’da iken şiir yazmaya başladı. Sokağın Zulası adlı şiir kitabını yayımladı. 1990 yılında bir grup edebiyat tutkunuyla birlikte Yine Hişt adlı kültür-sanat dergisini çıkardı. 1992 yılında yayınlanan ilk öykü kitabı Çıplak Ayaklıydı Gece, aynı yıl Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü'nü aldı. Bu kitap Ahmet Ümit'i yazın dünyamıza tanıtan ilk kitap olma özelliğini de taşır.

"Bir Ses Böler Geceyi"(1994) adlı uzun hikâyesinin ardından "Masal Masal İçinde" (1995) yayımlandı. "Sis ve Gece"'yi "Kar Kokusu" (1998) adlı romanı, "Agatha’nın Anahtarı" (1999) adlı polisiye öykü kitabı takip etti. 2000'den itibaren "Patasana"(2000), "Kukla" (2002), "Şeytan Ayrıntıda Gizlidir" (2002), "Beyoğlu Rapsodisi" (2003), "Aşk Köpekliktir" (2004), "Ninatta’nın Bileziği" (2006), "Kavim" (2006) adlı kitaplarını ardı ardına yayımladı. 2007’de "İnsan Ruhunun Haritası" adlı denemesi yayımlandı. 2008'da yayınlanan "Bab-ı Esrar"'da Şems-i Tebrizi cinayetini konu edindi. İstanbul hakkında çok detaylı bilgiler de içeren "İstanbul Hatırası" adlı polisiye romanı Haziran 2010'da okuyucularla buluştu. Yazarın "Başkomiser Nevzat, Çiçekçinin Ölümü" (2005) adlı bir de çizgi romanı vardır.

3 yorum :

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, bende bloguma beklerim :)

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir inceleme olmuş. Bazı incelemelerde pek iyi şeyler söylenmiyor hakkında o yüzden almak konusunda çekimser olduğum bir kitap. Tarzını değiştirmesi başkaları tarafından pek beğenilmemiş herhalde. :) Yine de en kısa zamanda alıp okumaya karar verdim. :)

    YanıtlaSil