VAMPİRLE KONUŞMA - ANNE RICE


“ Vampirleri ve vampirliği kaba bir metafor olarak değerlendirme kolaycılığına düşmeden,yarattığı karakterlerin derin iç dünyaları ve sağlam çizilmiş portreleri sayesinde insanlığın en eski varoluş sorunlarına ustaca eğilme başarısını gösteren Rice,bir yanıyla sentetik,bir yanıyla klasik bir tat yakalıyor.” Arka Kapak

       Görüldüğü gibi ben türü birbirinden çok farklı kitaplar okuyabiliyorum :). Bu izlediğim filmlerde de böyle. Ancak edebi anlamda korku ve gerilim türü ile tanışmam, belki 20 yıl önce kitapsızlıktan kırıldığım bir tatil yerinde bulduğum Stephen King'in “Dolores Claiborne” isimli kitabı ile oldu. Ardından 1995 yılında Anne Rice 'ın bu kitabını okudum ve bambaşka bir dünyanın kapılarını araladığımı hissettim. Evet, yalan yok kitabı sevdim. Ve keyifle, yazarın hayal gücüne hayranlıkla okudum. Bazı kitaplar için gerçekten çok iyi bir hayal gücü ve bunun içinde gerçekten çok zeki olmak gerek. Bu yüzden onlara fazlasıyla saygı duymak gerektiğini düşünüyorum. Anne Rice bu kitabından sonra devam kitabı ve benzer çalışmalarda yazdı. Günümüz vampir kitapları,filmleri hatta dizilerinden farklı olarak onlara gerçek bir hayat, gerçek bir hikaye ve gerçek bir son verdi. Yani okumayı düşünürseniz bu kitap, kesinlikle bir çocuk-ergen kitabı değil. Gerçekten ciddiye alarak okunduğunda satır aralarında yakalayabileceğiniz bir şeyler kesinlikle var...
       Gazeteci davet edildiği oda da aletlerini de hazırlamış beklemektedir. Ve Louis anlatmaya başlar. Hikaye 1791 yılında başlar. Vampir Lestat, kardeşini yeni kaybetmiş,üzgün ve suçluluk duygusuyla boğuşan bir adam olan Louis'i bir vampire dönüştürür. Louis, dönüştüğü yeni kimliğe bir türlü alışamaz ve sevemez. İnsanlara zarar vermek istememektedir ve hayatta kalmak için hayvanlarla beslenmeyi tercih eder. Yaratıcısı olan Lestat ise acımasız ve soğukkanlı bir katildir. Onu da kendine benzetmeye çalışmaktadır. Zaman içerisinde bu ikiliye Claudia adlı küçük bir kızda acı bir detayla katılır. Artık üç kişi olmuşlardır. Yakalanmadan hayatta kalmaya ve daha da zoru birbirlerine katlanarak birlikte yaşamaya çalışmaktadırlar.
      Kitap aslında daha çok karakterlerin iç dünyaları,birbirleri ve kendileri ile olan savaşları, dönüştükleri varlığı kabul edememe halleri üzerine yazılmış. Olaylar, karakterleri her defasında bu sorgulama ve iç savaşlara götürüyor. Bu şekliyle kesinlikle benzerlerinden çok farklı bir kitap. Ve en nihayetinde kitabımız sürpriz bir sonla bitiyor. Tabi devamı ikinci kitapta...
       Ben henüz ikinci kitabı okumadım ama bu kitap incelemeleri beni çok farklı etkiledi. Kağıt Ev'de okuduğum bir satır vardı “kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana...”Tam olarak bu şekilde bir hissiyat içerisindeyim. Asla geri dönemeyeceğim zamanlara, o zamanlarda okuduğum kitapların bana hissettirdiklerini anımsayarak dönebiliyorum. Ve bundan gerçekten hoşlandım. Devam kitaplarını almayı düşündüğüm kitaplar ve yazarlardan oluşan bir liste çıkmaya başladı bile şimdiden...Bununda devamını düşünüyorum.



     Kitap 1976 da yazılmış, artık basımı yok sanırım ama sahaflarda mutlaka vardır. Ayrıca araştırdım ,internette de www.nadirkitap.com'da bulunabilir bir kitap.
Şimdiden keyifli okumalar, ve keyifli seyirler.
Sevgilerimle.



Orjinal Adı: INTERWIEV with the VAMPIRE
Yazar : ANNE RICE / 1941 - ABD
Sayfa Sayısı : 392
Yayınevi : REMZİ KİTABEVİ
Yayın Tarihi : 11/1991 – 1.baskı
Çeviri : ROZA HAKMEN
Tür : ROMAN

                                                                                                                                                                                


YAZAR HAKKINDA;
Anne Rice, 4 Ekim 1941 yılında ABD'de doğmuştur. İlk adı 'Howard Allen O'Brien'dir. Anne Rice'ın eserleri goth akımında önemli etkiler yaratmıştır. Ömrünün büyük kısmını geçirdiği Loisiana'da geçiren yazar,kitaplarında da bölge olarak burayı tercih etmektedir. 1961 de evlenmiş ve bir kızı olmuştur. 1972'de kızını lösemiden kaybeden yazarın, “Vampirle Konuşma” kitabında yarattığı Claudia karakterinin, hem yaş, hemde görüntü olarak kaybettiği kızı Michel'e benzediği öne sürülmüştür. Yakın zamanda inanç tarafında yaşadığı değişen düşünceleri ile İsa üzerine romanlar yazmaya başlamıştır.
Kişisel web sitesi;

www.annerice.com

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder