“Balkanlarda
neler olup bittiğini anlatansarsıcı bir kitap. Leyla kendisinin ve
başka kadınların yaşadıkları cehennemi haykırıyor...Bu kitabı
sonuna kadar okuyup bitirmeden duramıyorsunuz.” Svenska Dagbladet
- Arka Kapak
Alman
gazeteci ve yazar olan Alexandra Cavelius'un araştırmaları ile
kaleme aldığı Leyla, 1990 lardaki bosna savaşlarının iç
yüzünü, savaşta yaşananları ve sonuçlarını görebilmemiz
için çok iyi bir kaynak ve çok ama çok acı bir gerçek hayat
hikayesi...Kitabı iki sene önce okudum ancak etkisinden haftalarca
kurtulamadım. Hala da kitabı gördüğümde, hakkında konuştuğumda
aynı şekilde ürperiyor ve dağılıyorum. Aklım istem dışı bir
şekilde Leyla'nın ve diğer tüm kadınların yaşadıklarına,
bunlara nasıl katlanıp, nasıl hala hayatta olduklarına kayıyor.
“Nasıl yaşanabilir” diyorum sürekli. Gözlerini her
kapattığında gördüklerinle nasıl yaşayabilirsin. Bunu
başarabilen kadınların gerçekten çok güçlü olduklarına
inanıyorum. Başka türlü, okuduklarımın gerçekliği karşısında
ben bir okuyucu olarak darmadağın olurken, bunları yaşayan
kadınların nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu tahmin etmem,
onların acısını anlamaya birazcık yaklaşmam bile imkansız...
İnsanoğlunun ne kadar aşağılık olabileceği sorusuna da cevap
olduğunu düşünüyorum bu kitabın. Ve savaşların erkekleri
öldürüyor olmasının aslında bir lütuf olduğunu düşündürüyor,
kadınların yaşadıkları ile hayatta kaldıkları
düşünüldüğünde...Kimsenin ölmediği ve savaşların olmadığı
bir dünyanınsa ütopyadan ibaret olduğunu,asla gerçek
olmayacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Her ne kadar yeni
yıllarda savaşsız,barış dolu bir dünya dilesekte...
Kitabımız
Leyla'nın çocukluğu,okul yılları,gençliği gibi Leyla'nın
hayatı üzerinden Bosnaya ve Bosna'daki yaşam hakkında fikir
edinmemizi sağlayan bölümlerle başlıyor. Sonrasında ise savaşın
başlaması ve Leyla'nın on altı yaşında iken diğer bir çok
kadınla birlikte toplandığı bir hindi çiftliğinde devam ediyor.
Savaşın dehşet uyandıran ve en iğrenç kısımlarına şahitlik
etmeye burada başlıyoruz. Oradaki kadınlara yapılanlar,yaşama
koşulları hiç bir canlıya yapılamayacak kadar aşağılık ve
iğrenç. Toplu tecavüzler,aşağılamalar,dayaklar ve akla
gelmeyecek işkenceler... Buradayken Leyla ile birlikte başka
kadınların ve çocukların hikayelerine kısmen ortak oluyoruz.
Leyla ile devam eden yolculuğumuz bir kale,bir birlik grubu ve iki
genelev ile tecavüzler,işkenceler,sefalet ve açlık içinde devam
ediyor. Daha sonra Leyla'nın kurtuluşu,savaşın bitişi ve
ailesine kavuşması,terapi dönemleri ile devam ediyor ve hayattan
beklentileri ve içinde bulunduğu ruh halinin özeti ile son
buluyor.
Kitabın
içeriği hakkında değil ama hissettirdikleri ile ilgili daha çok
yazıyor insan. Çünkü öfkeli,delirmiş,çıldırmış
oluyorsunuz. Nasıl olur da bu kadar kötü olunabilir, nasıl olurda
böylesi zalim bir dünya yaratılabilir ve insanların
umutları,hayatları,benlikleri,herşeyleri, sorgusuz sualsiz,
böylesine vahşice ele geçirilebilir. Savaş kelimesinden anladığım
eskiden silahlar ve birbirini öldüren taraflarken şimdi olaya çok
daha farklı bakıyorum. Savaş bizim okuduklarımızdan,
bildiklerimizden ya da bildiğimizi zannettiklerimizden çok daha
vahşi bir şey...Ölümün kurtuluş olduğu durumların varlığının
nasılda kaçınılmaz olduğunu gördüm bu kitapta. Özellikle de
bir kız çocuğu annesi olarak bambaşka bir taraftanda baktım,
canım ölesiye acıdı. Akşam 22:30 sularında elime aldığım
kitabı sabah 5:30 civarı ağlayarak,küfürler ederek,lanetler
okuyarak,kahrederek okudum. Ben okuduklarımı sindiremedim ki bu
kadınlar yaşadıklarını sindirebilsin...
Kitabın
anlatımı ve dilini hiçte takmıyorsunuz. Okumaya başladığınızda
sizi öyle bir içine alıyor ki asla bırakamıyorsunuz. Leyla'ya ne
olduğu, ne olacağı sürekli olarak sizi bir sonraki sayfayı
çevirmeye zorluyor. Nefes almadan,delirerek, hayır daha fazla
okuyamayacağım dediğinizde bile kendinizi bir sonraki sayfaya
geçmiş olarak buluyorsunuz. Oturun ve okuyun. Bu kitap başka bir
kitap,bu gerçek bir hayat...Biz Leyla'yı okurken aslında onun
nezdinde tüm bunları yaşayan bütün Bosna'lı kadınları,hatta
savaş bölgelerindeki tüm kadınları okumuş oluyoruz. Ve bir
savaş durumunda bunları yaşamayacağımızın garantisini kimse
veremez...
Keyifli
bir okuma olmayacak,ancak bir farkındalık yaratacak, bu keyif almaktan
çok daha önemli...
“Bana
tecavüz edenlerle karşı karşıya olmaktan korkum yok. Başıma
gelen bunca şeyden sonra ölümden başka hiçbir şeyden
korkmuyorum. Mahkemeye çıkacağım o gün için yaşıyorum!
Gerçeği unutmamam gerek. Adalete inanıyorum. Ve bu adamların
cezalandırılmasını istiyorum.Tanrı'nın her şeyi gördüğü
söylenir. Bu bazen biraz uzun sürse de.” Leyla
Orjinal
Adı: LEILA
Yazar
: ALEXANDRA CAVELIUS
Sayfa
Sayısı : 279
Yayınevi
: PEGASUS YAYINLARI
Yayın
Tarihi : 02/2011 - 1.BASKI (CİLTLİ)
Çeviri
: FİRUZAN GÜRBÜZ
Tür
: ROMAN
YAZAR
HAKKINDA;
1967
Almanya doğumlu gazeteci ve yazardır. “Leyla” isimli kitabını
kaleme almak için Bosna savaşı hakkında araştırmalar ve
kurtulan kadınlarla yaptığı röportajlar yapmıştır. Bu esnada
Leyla ile tanışır ve onun hikayesini günlerce yaptığı
konuşmalar sonucu kaleme alır. Ayırca yazarın Rabia Kadir'in
yaşam öyküsüne yer verdiği “Ejderha Savaşçısı” adlı bir
kitabı daha vardır. Hala Berlin'de yaşamını sürdürmektedir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder