KİTAP HIRSIZI / MARKUS ZUSAK

Merak uyandıran,hayat dolu ve son derece ustalıkla yazılmış,nefes kesen bir roman; aynı zamanda harikulade ve sürükleyici.” The Guardian

       Geçen yıl okuduğum bu kitap için, şimdiye kadar okuduğum en enteresan ve garip kitaptı diyebilirim. Kitabın anlatımı alışıldık kitaplardan çok farklı. Çocuk kitabı gibi yazılmış olduğu için oldukça anlaşılır olduğu halde okumak düşündüğümden çok daha uzun sürdü. Yanıltmasın, kesinlikle bu bir çocuk kitabı değil. İlk defa ölüm meleğinin anlatımıyla yazılmış bir kitap oluşu en sıra dışı özelliği diyebilirim. Kitabı bitirdiğimde garip bir ruh hali içine girdim ki o apayrı bir deneyim oldu. Kitap alırken hakkındaki yorumları okumam genelde. Beklentilerimin önceden şekillenmesini hatta beklenti içine girmeyi istemem. Bu kitap tahminimden çok daha fazlasını verdi. Hem okunabilirlik,hem kurgu,hem karakterler,hem anlatıcısı bakımından kesinlikle çok özel ve bambaşka bir kitap...
       Liesel Meminger,kardeşi ve annesinin tren yolculuğu ile başlayan hikayede anlatıcı olan ölüm meleği ile ilk tanışma trende başlar. Liesel'ın küçük erkek kardeşinin hayatını kaybetmesi ile...Kardeşi için yapılan cenazede bulduğu kitabı gizlice alan Liesel'ın kitap hırsızlığı da yine aynı zamanda başlayacak ve hayatını şekillendirecektir. Annesi Liesel'ı savaştan ve etkilerinden koruyabilmek adına başka bir aileye evlatlık olarak verir. Liesel şanslıdır çünkü gerçekten kitaptaki en sevdiğim karakterlerden biri olan adam babası Hans Huberman harika bir adamdır. Onlar ailecek Hitler'i desteklemeyen küçük bir kesimin içinde yer almaktadırlar. Anne ve babası çok farklı ve güzel bir hayat algısına sahip ama oldukça sıradan insanlardır. Hans, Liesel'a okumayı öğretir. Bir süre sonra şehirde yapılan Nazilerin kitap yakma törenindeki bir nazi subayının yaptığı konuşma Liesel'ı derinden etkiler. Ardından yakılan kitapların altında bulduğu tam olarak yanmamış bir kitabı gizlice alır ve eve götürür. Bu arada dev bir kütüphaneye sahip ilsa Hermann Liesel'ı görür ve ona kütüphanesini açar. Liesel yaşadıkları bir olay nedeniyle evden kovulur ve bundan sonra gizlice girip kitapları ödünç almaya başlayacaktır. Babası Hans'ın tanıdığı olan Max, yahudi bir gençtir ve nazilere yakalanmamak için saklanması gerekmektedir. Hans onu evlerinin bodrumunda saklar ve bu süreçte Hans ile Liesel bir çok kitap okuyup birbirleriyle paylaşırlar. Daha sonra Max evden ayrılır ve bir süre sonra da evlerinin bulunduğu bölge müttefik kuvvetler tarafından bombalanmaya başlar...
       Hem savaşa,hem nazilere, hem nazi karşıtı Almanların yaşamlarına farklı bir açıdan bakabileceğimiz bu kitabın kurgusu ve anlatıcısı gibi tarzıda çok farklı. Yer yer küçük notlar olan, ileride olacak olayların önceden anlatılmasına rağmen yine de ürpererek okumaya devam ettiğimiz bir kitap. Başta garip ve sıkıcı gelse de konu ve karakterler o kadar iyi işlenmiş ki kitabı bırakmak mümkün olmuyor. Günlerde sürse okumaya devam ediliyor. Kitabı ölümün anlatışı, ölümün insanlara ve yaşamlarına esprili bakış açısı gülümsemeye neden oluyor ve düşünmeye de... Ölüm,hem kendini, hem işini, hem hayata ve insanlığa bakışını Liesel'ın buruk yaşamı üzerinden anlatıyor. Nazi dönemine dair okuduğum kitaplar hep tek taraftan anlatılmıştı. Burada ise yazar, farklı karakterlerle tüm bakış açılarını görmemizi sağlıyor ki bu yönüyle de farklı bir deneyimdi.

       Elimdeki ve yeni basımlarda kullanılan kapakları beğenmediğim için diğer kapak çalışmalarına da bir göz attım. Ve ben en beğendiğim iki kapağı sizlerle paylaşmak istedim. Keşke kapak konusunda daha özenli ve daha seçici olabilsek... 

Favori Kapağım 1
Favori Kapağım 2
         

       Kitabın ayrıca 2013 yılında yayınlanmış bir de filmi var. Ben kitabı okuduktan sonra filmini izledim, filmi kitap kadar etkileyici bulmasam da yine de beğendim. Önerim her zaman ki gibi önce kitabı okumanız olur. Tadı çok farklı olacaktır ve hem tarzı hem anlatıcısı nedeniyle kesinlikle bambaşka bir deneyim olacaktır. 


       Farklı bir kitap okumak isteyen herkese mutlaka tavsiye ediyorum ve şimdiden keyifli okumalar diliyorum...14/12/2015
Sevgilerimle.


Altını Çizdiklerim;

  • Çocuklar gözlerini zorlayarak okumaya çalışıyordu ve Azrail gibi bir rahibe olan Rahibe Maria’nın etrafında bir hale görüyorlardı. Bu arada; insanların bu Azrail fikrini seviyorum. Orak fikrini seviyorum. Beni eğlendiriyor.”

  • Ölüm beni aldığında,” diye yemin etti çocuk, “yumruğumu yüzünde hissedecek.” Şahsen bundan hoşlanabilirim. Böylesine aptalca bir cesaret. Evet. Bu çok hoşuma gider.”

  • Senden nefret eden bir çocuktan daha kötü tek şey. Sana aşık bir çocuk.”

  • Bu çok güzel bir gün,' dedi Max, paramparça bir sesle. Ölmek için harika bir gün. Bu şekilde ölmek için harika bir gün.”

  • Orağı falan unutun siz. Uzaktan bakınca da yüzüm iskelete de benzemiyor ayrıca. Sadece soğuk günlerde üstüme kukuletalı bir pelerin giyiyorum o kadar."

  • Kelimeler....Neden var olmak zorundaydılar ki...Onlar olmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı.”



Orjinal Adı: The Book Thief
Yazar : Markus Zusak / 1975 - Avustralya
Sayfa Sayısı : 574
Yayınevi : Martı Yayıncılık
Yayın Tarihi : 12/2012 -1.baskı
Çeviri : Selim Yeniçeri
Tür : Roman / Tarihi Roman


                                                                                                                  
YAZAR HAKKINDA;
Markus Zusak 23 haziran 1975 Avustralya doğumludur.Üniversitede tarih eğitimi aldıktan sonra 1999 yılında ilk kitabını yayınladı. 1999 ve 2001 yılı arasında yayınladığı kitaplarla bir çok ödül aldı. Daha sonra 2002 yılında The Messenger adlı çalışmasını yayınlayan yazar yine bir çok ödüle layık görüldü. 2005 yılında “The Book Thief” adlı kitabını yayınladı ve bu kitap 30'dan fazla dile çevrilerek yayınlandığı tüm ülkelerde liste başı oldu. Kitap 2013 yılında aynı adla beyaz perdeye aktarıldı. Yazar kitap çalışmalarına devam etmektedir.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder