Kelebek
ve Dalgıç, yakın zamanda tesadüfen edindiğim ve kısacık bir
zaman içinde okuyup, yazılışından içeriğine kadar çok
etkilendiğim bir özyaşam öyküsü oldu. Sadece tek göz
kapağınızı açıp kapatarak ( ki hesaplandığında bu kitap için
en az 200,000 defa bu hareketi yapmış olması gerekiyor)
aklınızda,yüreğinizde ne varsa kelimelere dönüşmesini ve
satırlara dökülmesini sağlamak. Gerçek anlamda
vazgeçmeyişin,herşeyin artık bittiğini bildiği anda bile son
ana kadar hayata tutunuşun inanılmaz öyküsü. Tek kelime ile
hayran kaldım...
Jean-Do,
Elle dergisi baş editörüdür. Çocuğu ile birlikte iyi bir
hayatı, çok iyi bir kariyeri vardır. 8 Aralık 1995 yılında 43
yaşında iken beyin kanaması geçirmiş, tıpta Locked-in Syndrome
olarak bilinen durumda felçli kalmıştır. Zihinsel anlamda değişen
bir şey yokken, fiziksel olarak bir çok hastadan şanslı olarak,
kafasını biraz çevirebilmekte bir de sol gözünü açıp
kapatabilmektedir. Jean-Do yoğun bakımdan çıktıktan sonra ilk
olarak düzelebileceğini düşünse de zamanla bunun mümkün
olmadığını görür. Dalgıç giysisini, kıpırdayamayışının
nedeni olarak hayal eden Jean-Do, zihnini ise özgür bilr kelebek
olarak nitelendirmektedir. Göz kapağının hareketleri ise bu kelebeğin
kanat çırpışları...
Fransızcada
en çok kullanılan kelimeler bir dil terapisti tarafından
düzenlenir ve buna göre harfler sıralanır. Her harf kendisine tek
tek okunur ve doğru harfte Jean-Do sol gözünü kırpar. Bu şekilde
çalışarak kitabın yazımı tamamlanır. 1997 yılında kitap
yayınlanır ve bundan bir kaç gün sonra hayatını kaybeder.
![]() |
Jean-Do kitabını yazdırırken çekilmiş bir fotoğraf. |
Kitap,
kısa kısa 28 bölümden oluşuyor. Bu bölümlerde, Jean-Do'nun
yoğun bakım sonrası durumunun ciddiyetini anlaması,duruma
tepkisi,kabullenişi ve iç dünyasında yaşadığı geçmiş
hesaplaşmaları,özlemleri,pişmanlıkları,mutlulukları okuyoruz.
Günlük rutini olan temizlenmesi,terapileri,hasta bakıcı,hemşire
ve doktorları içeren bölümlerde mevcut. Kitabın genelinde,
içinde bulunduğu duruma olabildiğince esprili yaklaşmaya çalışmış
olsa da, satır aralarında öyle küçük ve sıradan görünen ama
öyle vurucu detaylar var ki...Kitabı okurken, yaptığı espriye
gülümseyişiniz bir anda solup gidiyor...Ve geride buruk bir tat
bırakıyor. Hayal gücü ve anılarına sımsıkı sarılıp, felçli
olduğu bu süreç içinde olabildiğince hayata tutunuyor. Ayrıca
Alexandre Dumas'ın “Monte Cristo Kontu” kitabını çok seven
Jean-Do, felç olmadan önce bu kitabı okuyup bu kitabın çok
farklı bir modern versiyonunu yazmayı hayal eder. Edebiyatta ilk ve
tek olarak locked-in syndrome durumuna yer veren kitapta, “Noirtier
dede” karakteri ile kendini özdeşleştirip, modern versiyon
hayali yüzünden cezalandırıldığını düşünür. Bu detayı
“Bir Başka Tesadüf” başlığı altında yazmış ve durumunu
her ne kadar kabullenmiş gibi görünse de aslında çaresizce bir
neden aradığını, bana göre çok net ifade etmiştir.
Hepimiz
içinde bulunduğumuz bedenlerde aslında devasa bir hafızaya,uçsuz
bucaksız bir hayal dünyasına sahibiz. Jean-Do felçli haliyle bunu
sonuna kadar kullanır ve hareketsizliğin, onun sahip olduğu bu
iki şeyi yok etmesine izin vermez. Zihnini
bir kelebek gibi özgür bırakır ve bize okunacak,sorgulanacak
çok iyi satırlar bırakır...Bu
kitabın her bir kelimesi için harcanan enerjiyi,yorgunluğu ve
uğraşıyı dikkate alırsak gerçekten çok kıymetli olduğunu
anlamak zor olmasa gerek...
2007
yılında kitap aynı adla beyaz perdeye aktarılmış. Filmin büyük
kısmı Jean-Do'nun bakış açısı ile çekilmiş. Şöyle ki; her
doğru harfte gözünü kırptığı zaman ekranda kararmış.
Yönetmen, kitaptaki duyguyu filme doğru aktarabilmek için,
ingilizce olması yönündeki tüm ısrarlara rağmen Orijinal diline
sadık kalmayı tercih etmiş ve bunun için fransızca öğrenmiş.
Bence çok iyi yapmış...Filmini de yorumu yazmaya başlamadan hemen
önce izledim. Kamera kullanımı çok sıra dışıydı ve çok
beğendim. Film kitapla zaman zaman ayrı düşse de, yaşanmış bir
hayatın görüntüleri, bir şekilde kurgu filmlerden etkili oluyor
sanırım. Filmi sevdim ama her zamanki gibi önce kitabını okuyarak
izlerseniz daha iyi olur diye düşünüyorum.22/12/2015
Sevgilerimle...
![]() |
Film Afişi |
.
Altını
Çizdiklerim;
- “İnsanın bu cehennem tuzağına düşme şansılotoda büyük ikramiyeyi kazanma şansı ile eşdeğerdir, tabii bunun hiçbir avutucu yanı yok.”
- “Sadece sürülmekle,dilsiz,yarı sağır edilip,tüm zevklerden mahrum bırakılmakla ve bir denizanası gibi yaşamaya mahkum edilmekle kalmamıştım; aynı zamanda korkunç da görünüyordum.” Aynaya baktığında tepkisi.
- “Tüm bu neşe ortamına ben de dahil olmak isterdim ama tek gözümleonlara baktığım anda genç adam,büyükanne ve berduş bir anda tavandaki duman dedektörünü seyretme ihtiyacı duyup kafalarını çeviriyorlardı. “Turister” yangından çok korkuyor olmalı.”
- “Zevk olsun diye tatların ve kokuların canlı hatırasıyla teselli buluyorum; tükenmeyen duyu haznesi...”
- “Hırslı ve birazda alaycı olan,bu zamana kadar hiçbir başarısızlığı olmayan Bay L. ıstırabı öğrenir,kesin gözüyle baktığı her şeyin yıkıma uğradığını görür ve yakınlarının aslında birer yabancı olduğunu keşfeder.”
- “Yersiz olmasına rağmen hala “dergim” diyorum. Sanki sonundaki o iyelik eki beni dünyaya bağlayan hassas bir ipmiş gibi...” Tüm kitapta en sevdiğim cümle.
- “Acaba bu evrende beni bu dalgıç hücresinden kurtaracak bir anahtar var mıdır? Ya da son durağı olmayan bir metro? Peki,özgürlüğümü geri satın alabileceğim bir para? Sanırım başka yerde aramam gerekiyor bunları. O zaman, ben gidiyorum.”
Orjinal
Adı: Le Scaphandre et Le
Papillon
Yazar
: Jean-Dominique Bauby
Sayfa
Sayısı : 144
Yayınevi
: Nemesis Kitap
Yayın
Tarihi : 02/2013
Çeviri
: Nazlı Ceyhan Sümter
Tür
: Otobiyografi / Anı
Yazar
Hakkında;
Jean-Dominigue Bauby
23 Nisan 1952 yılında Fransa'da doğmuştur. Aktör,yazar ve Elle
dergisi editörü olarak çalışmıştır. 8 Aralık 1995 yılında
çok nadir oluşan bir beyin kanaması geçirmiş ve felç olmuştur.
Bu süreçte sadece sol göz kapağını oynatarak anıları ve
hastalık dönemindeki yaşadıklarını anlatan “Kelebek ve
Dalgıç”ı yazdırmıştır. Kitabının yayınlanmasının hemen
ardından 9 Mart 1997 yılında hayatını kaybetmiştir. Kitabı
2007 yılında beyaz perdeye aktarılmış ve 2007'de en iyi ilk 10
film içinde yerini almıştır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder