- “Böyle bir kitap yazmak kötü bir zevkin işaretidir,” dediğini duyar gibi oluyorum...Anne. Başka bir seçeneğim yoktu. Bu kitap kendiliğinden yazıldı. Bizim ne olduğumuz tecrübelerimiz sayesinde belli olur. Bu, kırıp dökmeden,kendi kimliğimi bulabilmem,her şeyin üstesinden gelebilmem adına tek çıkar yol idi. Uyandırdığı akislerle kendimi kabul edilmiş hissediyorum...
- “Kırmızı elmanın kokusuna hiç dayanamazdım. Çünkü babam kendini yukarıda,çatı katında, elmaların kışın depolandığı yerde vurmuştu. Ben daha on dört yaşındaydım ve buna neden olmuştum.”
- Neden sadece başkalarının benden beklediği gibi seçimler yaptığımda,uyguladığımda,düşündüğümde ve öyle davrandığımda,sevimli bir kız oluyordum? Sanki benim hiç hatırım yoktu ve önemsizdim. Sanki ben yoktum ve de kendime ait fikirlerim olamazdı.”
- Ne zaman mutlu olsam,duygularımı paramparça eden korkunç bir şey oluyordu. Ben bunu “hayal kırıklığı dönemi”diye adlandırıyordum. Ebediyyen sürecek gibi görünüyordu. Sanki hiç sevinemeyecekmişim gibi. “Mutlu zamanlarımın hatıralarını da mahvetti.” diyordum...
“İçinde
bana yer var mıydı baba?” Kapak yazısı
Kitabı
2012 yılında okumuştum...Beni çok etkilemişti ve kolay
unutulacak gibi değildi. Şimdi, blog için yeniden üzerinden
geçerken bir baktım ki tekrar okuyorum. Aynı öfke,aynı acıyla...
Kitap,
yazar tarafından kaleme alınmış ve maalesef ki olmasını hiç
istemeyeceğimiz kadar gerçek bir hayat hikayesi. Iris 9 yaşındayken
İsviçre'den İngiltere'ye göç ederler. Bundan sonra Iris için 4
yıl sürecek bir taciz ve istismar dönemi başlayacaktır. Kitapta
bu süreç babanın ölümünden sonra, Iris'in içini dökmesi ve
yaşadığı psikolojik sorunların nedenleri şeklinde
anlatılmıştır.Babası tarafından hem fiziksel hem duygusal
olarak sürekli istismar edilen Iris, 14 yaşındayken bir anda
evdeki misafirlere içini döküverir. Misafirler polise haber verir
ve bu olaylardan 2 gün sonra babası kendini öldürür. Iris, bir
süre yakınlarının yanında kalır ve bir süre sonra da enstitüye
gönderilir. 40 yıl sonra bir tv programından etkilenerek bu kitabı
yazıp, yaşadıklarını paylaşana kadar da bir daha asla bu konuda
konuşmaz...
Kitap
boyunca acıma,öfke ve tiksinme duyguları arasında gidip geldim.
Konu sadece bir dönemi değil, Iris'in kitabı yazmaya karar
verişine kadar tüm hayatını içeriyor. Yazarın, kitapta yer yer
günlüğünden alıntılara yer vermesi, 9 yaşından öncesine dair
içerdiği bilgilerle o döneme de ışık tutmaktadır.Yaşadığı
bunalımlar,iç savaşları, soruları, sorgulamaları ile içten ve
cesurca yazılmış bir hayat hikayesi...
Anlatım
gayet anlaşılır. Çeviri iyi olmuş ama yazım hatalarını
sayamadım diyebilirim, kitap bu konuda benden maalesef büyük bir
eksi aldı... Akıcılık konusunda ise çok iyi yazılmış
diyebilirim,başladıktan sonra alıp götürdü ve bitirene kadar
bırakamadım...
Arka
kapak yazısında belirtildiği gibi, ensest üzerine konuşmak
gerçekten hala tabu gibidir. Ancak verilere baktığımızda,
dünyanın farklı ülkelerinde böylesine hatta bundan da kötü
şeyleri, çok daha uzun yıllar yaşamak zorunda kalan binlerce
çocuk var...Bu insanların çok küçük bir kısmı yaşadıklarını
paylaşabiliyor...Küçücük yaşta oluşturulan
korku,baskı,sindirilme ve yitirilmiş bir özgüven var. İnandıkları
ve içinde yaşadıkları dünya, tacizcilerinin onlara izin verdiği
ya da onlar adına kurguladığı kadar...Bir süre sonra akıl
sağlığını koruyabilmek bile imkansız...
Bunlardan
kurtulma şansı olup bunu kitap yapabilenlerin istediği ise;
anlaşılmak ve rahatlamak diye düşünüyorum. Ve kitaplarını
okuyarak onlara bunu verebileceğimize inanıyorum...Bu nedenle bu ve
benzeri kitapları okumaya devam
edeceğim...Yaşadıkları,hissettikleri,aldıkları derin yaralar ve
yaşayamadıkları çocuklukları... Onlar yaşamış ve paylaşacak
kadar cesur davranmışsa, bizlerde okuyarak yanlarında durabilecek
kadar cesur olabiliriz...
Kitabın
birde devamı var,“Ruh Tecavüzcüsü”...Henüz 2. kitabı
okumadım ama alınacaklar listeme ekledim...Böyle bir kitabı
tavsiye etmekten ziyade, okuyabileceğinize inanıyorsanız
okumalısınız diyebilirim...Ve okuduktan sonra Iris'e
irisgaley@hotmail.com
buradan
mail atabilirsiniz...Ben kitabı ilk okuduğumda bunu
yaptım...Cesareti ve yaşadığı onca şeye rağmen hala hayata
tutunabilecek kadar güçlü oluşuna duyduğum hayranlığı
belirterek destek olabildiğimi düşünüyorum...Küçücük
gülümsemelerimiz bile insanların hayatında fark yaratabilir...
Keyifli
okumalar diliyorum...24/11/2015
Altını
Çizdiklerim;
Orjinal
Adı: Ich weinte nicht
als vater starb
Yazar
: Irıs GALEY / 1926 -
İsviçre
Sayfa
Sayısı : 240
Yayınevi
: Koridor Yayıncılık
Yayın
Tarihi : 2008
Çeviri
: Müfit Doğaner
Tür
: Roman
YAZAR
HAKKINDA;
Iris
Galey 1936 yılında İsviçre'de doğmuştur.9 yaşına geldiğinde
ailesi ile birlikte İngiltere'ye göç etmişlerdir. Galey, bu
tarihten sonra 4 yıl boyunca babası tarafından fiziksel ve
psikolojik olarak istismar edilmiştir. Yıllar sonra bir TV
programından etkilenerek, tüm hayatını kaleme aldığı “Babam
Öldüğünde Ağlamadım” ve “Ruh Tecavüzcüleri” kitaplarını
yazar. Aynı zamanda Ensest Survivors hareketinin
katılımcılarındandır.
Yazıyı okuyunca kitabı hemen alıp okumak istedim. Yazdığınız yazı bile içime dokundu. Hazır kitapyurdundan alışveriş yapıyorken sepetime ekleyeyim dedim. Satışı yokmuş çok üzüldüm. Umarım bir gün alabilirim
YanıtlaSilEsma hanım merhabalar, nadirkitap.com'dan tükenen kitapları çok uygun fiyatlara temin etmeniz mümkün, dilerseniz bir inceleyin. Gerçekten okunası bir kitap umarım okuma şansınız olur.
Sil